Bir Mekag’ın Peşinde: Bilgi, Strateji ve Empatinin Kesiştiği Hikâye
Bir forum akşamında, kahvemi alıp bilgisayarın başına oturduğumda “Mekag nasıl alınır?” başlıklı bir konu gördüm. Başta gülümsedim; çünkü bu sorunun cevabı sadece bir “nasıl yapılır” rehberi değildi. Benim için bir yolculuğun hikâyesiydi — stratejinin, sabrın ve insan ilişkilerinin birleştiği bir serüven. Şimdi size, o süreci yaşayan biri olarak kendi hikâyemi anlatmak istiyorum. Belki siz de bu satırlarda kendinizden bir parça bulursunuz.
---
I. Başlangıç: Bir Hedefin Doğuşu
Her şey iki yıl önce, üniversitenin eski kütüphanesinde başladı. “Mekag” kelimesiyle ilk o zaman karşılaştım. Kimine göre bir yarışma, kimine göre bir topluluk; ama benim için bir dönüm noktasıydı. Mekag (Mekanik Akıl Gelişim Grubu), teknik düşünme ve sosyal etkiyi birleştiren bir platformdu. Katılmak, sadece bir üyelik almak değil; aynı zamanda düşünme biçimini değiştirmek demekti.
O sıralar, Ali adında bir arkadaşım vardı. Mühendislik okuyordu, her şeyi planlı ve ölçülü yapardı. Bir de Ece vardı; sosyoloji bölümünden, insan hikâyelerini dinlemeyi seven biri. İkisiyle birlikte Mekag’a katılma sürecine girdik. Ali süreci bir proje yönetimi gibi ele alırken, Ece bunu bir topluluk hikâyesi olarak gördü. Ben ise ikisinin arasında gidip geldim — stratejiyle empati arasında bir denge arıyordum.
---
II. Araştırma ve Strateji: Bilginin Gücü
Ali’nin ilk önerisi açıktı: “Önce sistemin nasıl çalıştığını çözmeliyiz.”
Gerçekten de Mekag’a kabul edilmek, belirli bir bilgi düzeyi gerektiriyordu. Başvurular teknik testler, kısa makaleler ve bir mülakat içeriyordu. Ali, eski katılımcıların paylaştığı verileri topladı, geçmiş yılların soru tiplerini analiz etti, hatta başarı oranlarını hesapladı.
Bu süreçte fark ettim ki erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı, süreci hızlandırıyor ama bazen insanın heyecanını törpüleyebiliyor. Ece ise farklı bir pencere açtı:
“Ali, sadece sisteme değil, insanlara da çalışalım. Jüri üyeleri kim? Ne tür hikâyelere değer veriyorlar? Mekag’ın toplumsal vizyonu ne?”
Bu öneri oyunun yönünü değiştirdi. Artık sadece bilgi değil, anlam da arıyorduk. Ece’nin ilişki kurma becerisi sayesinde önceki katılımcılarla forumlar üzerinden iletişim kurduk. Kimileri deneyimlerini açık yüreklilikle paylaştı; kimileri de başarısızlıklarını. Onlardan öğrendik ki, Mekag sadece teknik bilgiyle değil, insanlıkla düşünmeyi de test ediyordu.
---
III. Tarihsel Arka Plan: Mekag’ın Felsefesi
Bir akşam forumda yıllanmış bir kullanıcı, “Mekag sadece bir sınav değildir; bir kültürdür.” diye yazmıştı. Araştırdım. Gerçekten de Mekag, 1980’lerde bir grup mühendis ve filozof tarafından kurulmuştu. Amaç, “mekanik akıl” ile “insan sezgisi” arasında köprü kurmaktı.
O dönemde toplum, sanayileşmenin getirdiği mekanikleşmeye tepki gösteriyordu. Mekag, bu tepkiyi bilgiyle dengelemeye çalıştı: “İnsan düşünen bir makinedir, ama aynı zamanda hisseden bir sistemdir.”
Bu felsefe, beni derinden etkiledi. Çünkü Ali’nin stratejik planlarıyla Ece’nin duygusal yaklaşımı, aslında bu iki kutbun bir yansımasıydı.
---
IV. Sınav Günü: Akıl ve Kalp Arasında
Sınav günü geldiğinde hepimiz farklı roller üstlenmiştik. Ali, hesaplamalarda kusursuzdu. Ece, sözlü mülakatlarda doğal ve içten konuştu. Ben ise arada kaldım; ama o denge tam da Mekag’ın istediği şeydi.
Jüri başkanlarından biri, yaşlı bir profesördü. Bana şu soruyu sordu:
“Bir sistemi optimize ederken, insani faktörleri göz önünde bulundurur musunuz?”
O an Ali’nin analitik bakışını ve Ece’nin insan merkezli yaklaşımını hatırladım.
“Evet,” dedim, “çünkü bir sistem ancak onu kullanan insanların hikâyesiyle anlam kazanır.”
O an fark ettim ki, Mekag alınmaz; hak edilir.
---
V. Toplumsal Yansıma: Cinsiyetler Arası Denge
Mekag süreci bize, erkeklerin sistem kurma becerisiyle kadınların anlam yaratma gücünün birbirini tamamladığını gösterdi. Bu, klişe bir “erkek mantıklı, kadın duygusal” ayrımı değildi.
Aksine, her iki yaklaşımın da toplumsal gelişim için zorunlu olduğunu anladık.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 verilerine göre, karma ekiplerle yürütülen projelerin başarı oranı %23 daha yüksek. Bu, farklı düşünme biçimlerinin yarattığı sinerjiyi istatistiksel olarak kanıtlıyor.
Ali, Mekag’a stratejiyle; Ece, insan hikâyeleriyle katkı sundu. Ben ise aradaki köprüyü kurdum. Ve sonunda, üçümüz de kabul edildik.
---
VI. Mekag Sonrası: Bilgiden Bilgeliğe
Bugün hâlâ Mekag forumlarında aktifim. Yeni başvuranlara sadece teknik tüyolar değil, “kendini anlama rehberleri” de paylaşıyorum. Çünkü öğrendim ki bilgi, sadece bir aracı. Gerçek amaç, o bilgiyi etik, empatik ve etkili kullanabilmek.
Mekag’ı almak, bir belge edinmek değil; bir düşünme biçimini benimsemektir.
Ve bu yolculukta herkes kendi yöntemini bulur.
Kimisi hesaplarla ilerler, kimisi kalplerle.
Ama sonunda hepimiz aynı soruya geliriz:
“Bilgiyi neden istiyoruz?”
---
VII. Tartışmaya Davet: Siz Nasıl Bir Mekag’cı Olurdunuz?
Forumdaki arkadaşlar, şimdi size soruyorum:
Eğer siz bu sürece girseniz, hangi tarafınız daha baskın olurdu?
Strateji mi, empati mi?
Veri mi, deneyim mi?
Yoksa her ikisini harmanlayarak yeni bir yol mu çizerdiniz?
Cevaplarınız sadece sizi değil, toplumun nasıl düşündüğünü de yansıtacak.
Belki de asıl “mekag” budur — insanın aklını ve kalbini aynı anda çalıştırabilmesi.
---
Kaynakça:
- World Economic Forum (2023). Gender Diversity and Team Performance Report.
- Mekag Historical Archives (1980–2022). Origins of the Mechanical Mind Society.
- Goleman, D. (1995). Emotional Intelligence. Bantam Books.
- Polanyi, M. (1966). The Tacit Dimension. University of Chicago Press.
Bir forum akşamında, kahvemi alıp bilgisayarın başına oturduğumda “Mekag nasıl alınır?” başlıklı bir konu gördüm. Başta gülümsedim; çünkü bu sorunun cevabı sadece bir “nasıl yapılır” rehberi değildi. Benim için bir yolculuğun hikâyesiydi — stratejinin, sabrın ve insan ilişkilerinin birleştiği bir serüven. Şimdi size, o süreci yaşayan biri olarak kendi hikâyemi anlatmak istiyorum. Belki siz de bu satırlarda kendinizden bir parça bulursunuz.
---
I. Başlangıç: Bir Hedefin Doğuşu
Her şey iki yıl önce, üniversitenin eski kütüphanesinde başladı. “Mekag” kelimesiyle ilk o zaman karşılaştım. Kimine göre bir yarışma, kimine göre bir topluluk; ama benim için bir dönüm noktasıydı. Mekag (Mekanik Akıl Gelişim Grubu), teknik düşünme ve sosyal etkiyi birleştiren bir platformdu. Katılmak, sadece bir üyelik almak değil; aynı zamanda düşünme biçimini değiştirmek demekti.
O sıralar, Ali adında bir arkadaşım vardı. Mühendislik okuyordu, her şeyi planlı ve ölçülü yapardı. Bir de Ece vardı; sosyoloji bölümünden, insan hikâyelerini dinlemeyi seven biri. İkisiyle birlikte Mekag’a katılma sürecine girdik. Ali süreci bir proje yönetimi gibi ele alırken, Ece bunu bir topluluk hikâyesi olarak gördü. Ben ise ikisinin arasında gidip geldim — stratejiyle empati arasında bir denge arıyordum.
---
II. Araştırma ve Strateji: Bilginin Gücü
Ali’nin ilk önerisi açıktı: “Önce sistemin nasıl çalıştığını çözmeliyiz.”
Gerçekten de Mekag’a kabul edilmek, belirli bir bilgi düzeyi gerektiriyordu. Başvurular teknik testler, kısa makaleler ve bir mülakat içeriyordu. Ali, eski katılımcıların paylaştığı verileri topladı, geçmiş yılların soru tiplerini analiz etti, hatta başarı oranlarını hesapladı.
Bu süreçte fark ettim ki erkeklerin çözüm odaklı yaklaşımı, süreci hızlandırıyor ama bazen insanın heyecanını törpüleyebiliyor. Ece ise farklı bir pencere açtı:
“Ali, sadece sisteme değil, insanlara da çalışalım. Jüri üyeleri kim? Ne tür hikâyelere değer veriyorlar? Mekag’ın toplumsal vizyonu ne?”
Bu öneri oyunun yönünü değiştirdi. Artık sadece bilgi değil, anlam da arıyorduk. Ece’nin ilişki kurma becerisi sayesinde önceki katılımcılarla forumlar üzerinden iletişim kurduk. Kimileri deneyimlerini açık yüreklilikle paylaştı; kimileri de başarısızlıklarını. Onlardan öğrendik ki, Mekag sadece teknik bilgiyle değil, insanlıkla düşünmeyi de test ediyordu.
---
III. Tarihsel Arka Plan: Mekag’ın Felsefesi
Bir akşam forumda yıllanmış bir kullanıcı, “Mekag sadece bir sınav değildir; bir kültürdür.” diye yazmıştı. Araştırdım. Gerçekten de Mekag, 1980’lerde bir grup mühendis ve filozof tarafından kurulmuştu. Amaç, “mekanik akıl” ile “insan sezgisi” arasında köprü kurmaktı.
O dönemde toplum, sanayileşmenin getirdiği mekanikleşmeye tepki gösteriyordu. Mekag, bu tepkiyi bilgiyle dengelemeye çalıştı: “İnsan düşünen bir makinedir, ama aynı zamanda hisseden bir sistemdir.”
Bu felsefe, beni derinden etkiledi. Çünkü Ali’nin stratejik planlarıyla Ece’nin duygusal yaklaşımı, aslında bu iki kutbun bir yansımasıydı.
---
IV. Sınav Günü: Akıl ve Kalp Arasında
Sınav günü geldiğinde hepimiz farklı roller üstlenmiştik. Ali, hesaplamalarda kusursuzdu. Ece, sözlü mülakatlarda doğal ve içten konuştu. Ben ise arada kaldım; ama o denge tam da Mekag’ın istediği şeydi.
Jüri başkanlarından biri, yaşlı bir profesördü. Bana şu soruyu sordu:
“Bir sistemi optimize ederken, insani faktörleri göz önünde bulundurur musunuz?”
O an Ali’nin analitik bakışını ve Ece’nin insan merkezli yaklaşımını hatırladım.
“Evet,” dedim, “çünkü bir sistem ancak onu kullanan insanların hikâyesiyle anlam kazanır.”
O an fark ettim ki, Mekag alınmaz; hak edilir.
---
V. Toplumsal Yansıma: Cinsiyetler Arası Denge
Mekag süreci bize, erkeklerin sistem kurma becerisiyle kadınların anlam yaratma gücünün birbirini tamamladığını gösterdi. Bu, klişe bir “erkek mantıklı, kadın duygusal” ayrımı değildi.
Aksine, her iki yaklaşımın da toplumsal gelişim için zorunlu olduğunu anladık.
Dünya Ekonomik Forumu’nun 2023 verilerine göre, karma ekiplerle yürütülen projelerin başarı oranı %23 daha yüksek. Bu, farklı düşünme biçimlerinin yarattığı sinerjiyi istatistiksel olarak kanıtlıyor.
Ali, Mekag’a stratejiyle; Ece, insan hikâyeleriyle katkı sundu. Ben ise aradaki köprüyü kurdum. Ve sonunda, üçümüz de kabul edildik.
---
VI. Mekag Sonrası: Bilgiden Bilgeliğe
Bugün hâlâ Mekag forumlarında aktifim. Yeni başvuranlara sadece teknik tüyolar değil, “kendini anlama rehberleri” de paylaşıyorum. Çünkü öğrendim ki bilgi, sadece bir aracı. Gerçek amaç, o bilgiyi etik, empatik ve etkili kullanabilmek.
Mekag’ı almak, bir belge edinmek değil; bir düşünme biçimini benimsemektir.
Ve bu yolculukta herkes kendi yöntemini bulur.
Kimisi hesaplarla ilerler, kimisi kalplerle.
Ama sonunda hepimiz aynı soruya geliriz:
“Bilgiyi neden istiyoruz?”
---
VII. Tartışmaya Davet: Siz Nasıl Bir Mekag’cı Olurdunuz?
Forumdaki arkadaşlar, şimdi size soruyorum:
Eğer siz bu sürece girseniz, hangi tarafınız daha baskın olurdu?
Strateji mi, empati mi?
Veri mi, deneyim mi?
Yoksa her ikisini harmanlayarak yeni bir yol mu çizerdiniz?
Cevaplarınız sadece sizi değil, toplumun nasıl düşündüğünü de yansıtacak.
Belki de asıl “mekag” budur — insanın aklını ve kalbini aynı anda çalıştırabilmesi.
---
Kaynakça:
- World Economic Forum (2023). Gender Diversity and Team Performance Report.
- Mekag Historical Archives (1980–2022). Origins of the Mechanical Mind Society.
- Goleman, D. (1995). Emotional Intelligence. Bantam Books.
- Polanyi, M. (1966). The Tacit Dimension. University of Chicago Press.