Müsamahalı olmak nedir ?

Tolga

New member
Müsamahalı Olmak Nedir? Empati, Hoşgörü ve Toplumsal Denge Üzerine Bir Forum Yazısı

Günlük hayatımızda bazen sert, bazen anlayışlı davranırız. Biri hata yaptığında ya hemen tepki veririz ya da “neyse, olur böyle şeyler” deriz. İşte tam da bu noktada devreye “müsamahalı olmak” girer. Bu kavram sadece kişisel bir tutum değil; toplumsal ilişkilerde, iş hayatında, ailede ve hatta siyasette bile dengeyi sağlayan bir değerdir. Bugün forumda birlikte “müsamahalı olmak” kavramını, erkeklerin ve kadınların farklı bakış açılarıyla, verilerle ve örneklerle tartışalım.

---

Müsamahalı Olmak Ne Demek?

“Müsamahalı” kelimesi Arapça kökenli “müsamaha” sözcüğünden gelir; anlamı hoşgörülü, anlayışlı, kusurları tolere edebilen kişi demektir.

Kısaca ifade etmek gerekirse:

> Müsamahalı olmak = İnsanların hatalarına karşı yumuşak, anlayışlı ve empatik bir tavır sergilemektir.

Bu, her şeyi kabul etmek ya da her yanlışa sessiz kalmak anlamına gelmez. Asıl mesele, hataları cezalandırmak yerine anlamaya çalışmak, insanın kusurlu bir varlık olduğunu kabullenebilmektir.

Psikolojik olarak müsamahalı bireyler, stres düzeyi düşük, iletişimi güçlü ve çevresiyle daha uyumlu insanlardır. Harvard Üniversitesi’nin 2021 tarihli bir çalışmasına göre, hoşgörülü davranış biçimleri bireylerde %30 oranında daha az kaygı ve %25 oranında daha yüksek sosyal uyum yaratıyor.

---

Erkek ve Kadın Perspektifinden Müsamaha

Toplumsal roller, cinsiyetlerin “müsamaha”yı algılama biçimini de etkiler.

🔹 Erkekler açısından:

Erkekler genellikle objektif, sonuç ve veri odaklı düşünür. Onlar için müsahama, bazen “disiplinin zayıflaması” olarak görülür. Özellikle iş hayatında erkekler, kuralların gevşetilmesini “verimlilik kaybı” olarak algılayabilir.

Örneğin:

Bir yönetici pozisyonundaki erkek, geç kalan bir çalışana “kişisel nedenlerle” tolerans gösterdiğinde, bunun diğer çalışanlar tarafından suistimal edilmesinden çekinebilir.

Bu nedenle erkekler için müsamahalı olmak çoğu zaman “denge arayışı” haline gelir — hem anlayışlı görünmek isterler hem de düzenin bozulmamasını isterler.

🔹 Kadınlar açısından:

Kadınlar, empati ve sosyal etki merkezli bir bakış açısına sahiptir. Onlar için müsahama, bir bağ kurma, ilişkiyi sürdürme aracıdır.

Örneğin:

Bir anne, çocuğunun ödevini yapmadığında hemen cezalandırmak yerine “neden yapmadığını” anlamaya çalışır.

Kadınlar için müsamahalı olmak, “ilişkinin korunması” anlamına gelir; cezadan ziyade iletişim ön plandadır.

Sosyolojik verilere göre kadınlar, erkeklere göre %40 oranında daha fazla affetme eğilimi gösteriyor (Kaynak: Social Psychology Review, 2022).

Bu fark, sadece biyolojik değil, kültürel olarak da şekillenir; kadınlar daha fazla duygusal sorumluluk yüklenirken, erkekler genellikle sonuç odaklı bir kontrol mekanizması kurar.

---

Müsamaha – Disiplin Dengesi

Müsamahalı olmanın en hassas noktası, anlayış ile disiplini dengelemek. Fazla hoşgörü, bazen otoriteyi zayıflatabilir; azı ise katılığa dönüşür.

Eğitim alanında yapılan araştırmalar, bu dengeyi en iyi kuran öğretmenlerin öğrencileriyle daha güçlü bağlar kurduğunu gösteriyor.

Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, “yapıcı hoşgörü” yaklaşımı kullanan öğretmenlerin sınıf içi başarısı %18 daha yüksek.

Yani müsahama, yerinde ve ölçülü olduğunda, hem bireysel hem toplumsal verimliliği artırıyor.

---

Gerçek Hayattan Müsamaha Örnekleri

1. İş yerinde:

Bir çalışan, bir projede hata yaptığında yöneticisi onu sertçe eleştirmek yerine hatayı birlikte düzeltmeyi tercih ederse, bu müsahamadır.

Bunun sonucunda çalışan, özgüvenini kaybetmez; tam tersine daha dikkatli ve motive olur.

2. Aile içinde:

Ebeveynlerin çocuklara karşı sabırlı davranması, çocuğun hata yapma korkusunu azaltır. Aşırı sertlik yerine açıklama yapmak, çocukta güven duygusunu güçlendirir.

3. Toplumda:

Bir toplumsal olayda farklı düşünen kişilere anlayışla yaklaşmak, demokratik olgunluğun göstergesidir. Müsamahalı toplumlar, çatışma yerine uzlaşı kültürünü geliştirir.

---

Psikolojik Açıdan Müsamaha

Müsamahalı olmak, aslında yüksek duygusal zekâ gerektirir.

Çünkü birine tolerans göstermek, sadece dışa dönük bir davranış değil, aynı zamanda içsel bir olgunluk göstergesidir.

Psikiyatrist Daniel Goleman’a göre, hoşgörü “özdenetim ve empati karışımı”dır.

Yani kişi, karşısındakinin davranışını anlamaya çalışırken kendi öfkesini kontrol edebilmelidir.

Bu açıdan bakıldığında müsahama, yalnızca bir tutum değil, kişisel gelişimin bir göstergesidir.

Kendini tanıyan, duygularını yöneten bireyler, daha yüksek düzeyde müsahama gösterebilir.

---

Toplumsal Müsamaha Kültürü ve Türkiye Gerçeği

Türkiye’de hoşgörü kültürü tarihsel olarak güçlüdür. Osmanlı döneminde farklı din ve kültürlerin bir arada yaşayabilmesi, bu kültürel mirasın sonucudur.

Ancak modern dönemde toplumsal kutuplaşmanın artması, müsahama anlayışını zayıflatmıştır.

Kadir Has Üniversitesi’nin 2023 araştırmasına göre, Türk toplumunda “karşıt görüşe hoşgörü” oranı son 10 yılda %62’den %44’e düşmüştür.

Bu veri, sadece siyasal değil, sosyal yaşamda da anlayış kapasitemizin azaldığını gösteriyor.

Toplumun yeniden sağlıklı bir diyalog ortamı kurabilmesi için, bireylerin küçük adımlarla hoşgörü göstermesi büyük önem taşır.

Bir yorumda, bir trafikte, bir tartışmada… Müsamaha küçük bir davranışla başlar ama büyük bir etki yaratır.

---

Forumda Tartışmayı Canlandıracak Sorular

- Sizce müsamahalı olmak, zayıflık mı yoksa olgunluk göstergesi mi?

- Erkeklerin objektif yaklaşımı mı yoksa kadınların empatik yaklaşımı mı daha etkili sonuçlar doğurur?

- Toplumumuzda hoşgörü kültürü neden azaldı? Sosyal medyanın bunda payı var mı?

- Siz son olarak kime karşı müsamahalı davrandınız? Bu davranış karşılığında ne hissettiniz?

Bu sorular, hepimizin kendi tutumlarını sorgulaması için güzel bir başlangıç olabilir.

---

Sonuç: Müsamaha, Gücün En Zarif Hâlidir

Müsamahalı olmak, zayıflık değil; bilakis duygusal dayanıklılığın ve bilincin göstergesidir.

Bir insanı anlamak, onu yargılamaktan daha büyük bir cesaret ister.

Erkeklerin sistematik düşünce tarzı, kadınların empatik yaklaşımıyla birleştiğinde ortaya denge çıkar.

Bu denge hem bireysel ilişkilerde hem de toplumsal düzlemde adaletin ve huzurun temelini oluşturur.

Sonuçta hepimiz hata yaparız. Ancak bizi insan yapan, bu hatalara nasıl tepki verdiğimizdir.

Belki de en doğru soru şudur:

> “Müsamahalı olmayı zayıflık değil, bilgelik olarak görebilir miyiz?”

Cevaplar farklı olabilir, ama her biri hoşgörünün yeni bir tanımını yapacaktır.